8 Mayıs 2014 Perşembe

"Ölüm korkulacak gibi birşey değil"

Bu fakir kütüğü bir vefat kütüğüne çevirmeyi elbette istemezdim. Ama bu yılki bahar sadece havasıyla değil ölümleriyle de daha çok sonbahar tadında. 

Haluk Özberki'yi 1996 yılında ÇEKÜL Gençlik Birimi olarak düzenlediğimiz "İstanbul Seminerleri"nde tanıdım. O tarihte 76 yaşındaydı, ben ise 20! Bugün ben 38 yaşını bitiriyorum ve onun 94 yaşında hayata gözlerini yumduğunu öğrendim. 

Hani kaybettiğimiz insanların ardından "onu bir kelimeyle, bir cümleyle anlatmak mümkün değil" derler ya, Haluk Beyi kısaca anlatmak çok kolay: "Herşeyi bilirdi". Ama herşeyi... Öyle ki benim nasıl olduğumu bile benden daha iyi bilirdi. 

Haluk Beyin ölüm haberini öğrenince bilgisayarımı açtım. 2012 yılında, sonunu maalesef getiremediğimiz bir kitap için 7 ay çalışmıştık. O anlatmış ben de kaydetmiştim. 17 Ocak 2012'de kaydettiğim söyleşisinde ailesini anlatırken ölümden bahsetmiş: 


"İnşallah herkes, benim annemi babamı sevdiğim kadar sever. Dünyada servetlerin en çeşitli, en renkli, en büyüklerinden biri annesini babasını sevmek... Ben babamın mezarına gidiyorum, neşeyle dönüyorum. Annemin mezarına gidiyorum mağmum dönmüyorum. Benim kızım annemle beraber yatıyor Feriköy’de, erik ağacının altında... Onun için hiç keder duymuyorum. Bu hayatın gerçekleri, ayrılmaz parçası. Ölüm korkulacak gibi birşey değil. Korksan bile gittikten sonra korkmuyorsun ki!"

Hayatı dolu dolu yaşayarak korkmadan gitti Haluk Bey. Çok özleyeceğiz onu...