Yollar sevenleri birbirine buluşturduğu gibi, bazen de toprak altında kalmış antik kentleri gün yüzüne çıkarıyor. 20. yüzyılın başından beri birçok sikke ve anıtta adı geçen Antandros da bunlardan biri.
Balıkesir’de, Altınoluk-Edremit karayolunun ikinci kilometresindeki kentin tespiti, 1968 yılında Cook tarafından yapılıyor. Fakat arkeolojik çalışmalar, 1980’li yılların sonundaki bir yol yapımı nedeniyle başlıyor.
Edremit Körfezi’ndeki kentin tarihi hakkındaki bilgiler çok çeşitli… Birçok antik kaynak, önemli bir liman ve tersane kenti olduğundan, Kimmerlerin yoğun etkisinden bahsediyor kent için… İda Dağı’ndan gelen kaliteli kerestenin, Antandros limanlarından Ege kentlerine gittiği biliniyor. Bu bilgileri doğrulayabilmek için Ege Üniversitesi arkeologları, kentte yaptıkları kazı çalışmalarına ek olarak, su altı yüzey araştırmaları da yapıyorlar.
Kimmerlerin İzi
Göçebe oldukları için Anadolu’da fazla iz bırakmayan, tüm noktalarıyla araştırılmamış halklardan biri de Kimmerler. Anayurtları olan Karadeniz’in kuzeyinden, İskitlerin baskısıyla Anadolu’ya geldikleri biliniyor. Korkusuz savaşçılar olarak ünlenen Kimmerler, Frig ve Lidyalıların başlarını dertten eksik etmiyor; Gordion’u yağmalıyorlar, Sardes’i alıp Lidya kralı Gyges’i öldürüyorlar. Bu süreç içinde Anadolu’da yerleştikleri tek yerin Antandros olduğu düşünülüyor. Arkeologlar, M.Ö. 6 yüzyıldaki kalın yangın tabakasını Kimmerler’e ait bir iz olduğu düşüncesindeler. Çünkü yazılı kaynaklara göre Kimmerler bir yüzyıla yakın yaşadıkları Antandros’ta, M.Ö. 570’te Lidya Kralı Kroisos’la yaptıkları savaşta yeniliyorlar. Bu yenilgi Kimmerlerin Anadolu’daki sonunu hazırlıyor. Kent, 6. yüzyılın başlarında, tüm Anadolu’yu etkileyen Perslerin egemenliğine giriyor.
Roma villası Efes’tekilerle yarışıyor
Kentteki önemli buluntu topluluklarından birini de Geç Roma Dönemi buluntuları oluşturuyor. Bunların arasında M.S. 4. yüzyıla tarihlenen bir Roma Villası var ki diğerlerinden ilk bakışta ayrılıyor: Edremit Körfezi’ne bakan eğimli alanda kurulu villa, 33 metre uzunluğunda tamamı mozaik döşeli portiko’su (sütunlu avlu), opus sectile’li (çeşitli boyda ve biçimde kesilmiş renkli mermer parçalarıyla oluşturulan döşeme) odaları, yer yer mermer yer yer duvar resimleriyle kaplı duvarları, latrina’sı (umumi tuvalet) ve hamamıyla, dönemin sivil mimari anlayışı ve günlük yaşam hakkında birçok bilgi sağlıyor.
600 Yıllık bir nekropol
Mezarlıkların kötü duygular uyandırmadığı insan sayısı herhalde çok azdır. Arkeologlar için mezarlıklar veya onların deyimiyle nekropol, (ölülerin kenti) çalıştıkları dönem hakkında birçok bilgi elde edebilecek laboratuarlardır. Hele hele Antandros’ta kazan bir arkeolog için, Anadolu’nun en özel laboratuarlarından birinde çalışıyor dersek, yanlış olmaz. Antandros nekropolü, M.Ö. 8. yüzyıldan M.Ö. 1. yüzyıla kadar kesintisiz olarak kullanılıyor.
2001 yılında bu yana sürdürülen kazılarda elde edilen bulgular, Antandros’un Troas Bölgesi’nin önemli kentlerinden biri olduğunu kanıtlar nitelikte… Kanıtları yakından görmek için Balıkesir ve Bursa arkeoloji müzelerini görmek gerekiyor.
1 yorum:
İçimdeki gezgini dürttün, eline saglık...
Yorum Gönder