“Mehmet Arman Güran ve Ayşe
Zekiye Abalı’nın Belleten’in Ağustos 2011 sayısı için kaleme aldıkları makalede,
Melchior Lorichs’in 'Galata veya Pera denilen yerdeydim ve yıl 1559’du' notunu
düşerek mürekkebiyle panoramaya hapsettiği bir ayrıntıyı gün ışığına çıkardı”.
Yukarıdaki paragrafı
Atlas’ın Kasım 2011 sayısı için yazdığım kısa haberden ödünç aldım. İki
akademisyen 1900’lerin başından beri bilinen bir panoramayı yeniden incelediler ve panoramada gözüken sarıklı kişinin Mimar Sinan olduğunu iddia
ettiler. İddialarını somut bilgilerle desteklediler. 11,45 metreye 0,45 metre
boyutlarındaki panoramanın küçük bir ayrıntısına odaklanan makale hakkında
görüşmek üzere Ayşe Zekiye Abalı’yla Ekim 2011’de Üsküdar’daki Şemsi Paşa
Külliyesi’nde buluştum. Atlas Dergisi’ndeki habere bu söyleşinin tamamını
koyamamıştım. Tamamını yayımlamak bu fakir kütüğe nasip oldu.
Sözü Abalı’ya bırakalım:
“Arman Hoca Yeditepe
Üniversitesi’nde mimarlık bölümünün kurucusu… Ömür boyu Sinan’ı incelemiş. Biz
de Sinan hakkında sohbet ediyorduk. Bir gün bana Sinan’ın Avrupa’yla ilişkisini
ya da Avrupa’yla ilgili gelişmeleri takip ettiğini gösteren bir delil var dedi.
Bir kitap sayfasındaki küçücük resmi pertavsızla incelemiş. Resimdeki figürün
pergel olduğuna kanaat getirmiş ve kendisi Tezkiret-ül Bünyan ve Tezkiret-ül
Ebniye’yi hatmetmiş bir kişi olduğu için ikisi arasında bir ilişki bulmuş. Ben
çok şaşırdım, çok sarsıldım. Arman Hoca bana ‘bakın Mimar Sinan’ın Melchior
Lorichs’le teşrikimesaisi var’ dedi. İnanamadım açıkcası. Resim çok küçük ve
sararmış olduğu için bir leke bile olabilir diye düşündüm. Araştırmaya
başladım. Önce Hayati Develi’nin transkripsiyonuyla Tezkiret-ül Bünyan ve
Tezkiret-ül Ebniye başucu kitabım oldu. Resmin iyi bir baskısını aramaya
başladım. Kitap sayfalarında olanların değil de 1902 ve 1997'de yapılmış iki
baskısı var, bunlardan birini kütüphanelerde aramaya başladım. Nihayet Semavi
Eyice Hoca’nın evinde buldum. Hocanın evinde resmi taradım. Sonra Arman
Hoca’yla üniversitede tekrar kontrol ettik ve tamamen emin olduk ki bu bir
pergeldi. Bilinçli çizilmiş bir figürdü, tesadüf değildi. Bu tezimizi Semavi
Hoca’ya söylediğimde bana ‘Evet bu sağlam bir iddiadır. Söylenmesi ve
tartışılması lazımdır’ dedi.
Bununla ilgili yazan
kişiler, mesela Yerasimos ve Mango tıpkıbasıma önsöz yazmışlar. Onlar da, batılı
yayıncılar da Melchior Lorichs’in yardımcısı diyorlar. Bu tamamen Melchior
Lorichs merkezli bir bakış açısı, halbuki bu kişiye yoğunlaştığınız zaman başka
bir yorum çıkarabiliyorsunuz. Bir de orta paftanın solundaki bölüm kesik
yayınlanıyor her yerde… Bu bütünmüş tek bir şeritmiş, 1800’lü yıllarda
kütüphane bu resmi parçalara bölmüş. Hatta Semavi Bey bana küçük bir gravür
gösterdi Leiden Üniversitesi kütüphanesinin iç mekânı duvarda da bu resim asılı
gözüküyor. Paris’teki serginin davetiyesi olarak kullanılmış bir resim. Eksik
parçanın resim parçalara bölündükten sonra koparıldığı anlaşılıyor. Kimin kopardığını
bilmiyoruz. Kompozisyona bakınca kendisi ortada sağında bir kişi var, solunda
koparılan bölümün olduğu yerde de bir kişinin var olduğundan eminim.
Lorichs’in çok gözlemci bir
gözü var. Her şeyi resimlemiş. ‘Türkiye Albümleri’ muhteşem bir eser. İçinde
herşeyi bulabiliyorsunuz. Foto muhabiri gibi resimlemiş İstanbul’u. Resmi iki
yönden incelemek lazım: Birincisi mükemmel gerçekçiliği yüzünden, ikincisi ise
niye Mimar Sinan bu resmin üzerinde diye incelemek lazım. Benim artık çizimdeki
kişinin Mimar Sinan olup olmadığı hakkında kesinlikle bir şüphem yok. Beni
birinci soru daha çok ilgilendiriliyor. Nasıl bir teknikle resmedildiğini
Almanlar incelemişler. Birkaç noktadan çizilip birleştirmiş olduğunu
düşünüyorlar. Ama resmi sipariş eden kim? Bir arşivci var: Erick Fischer. Bu Lorichs’in
resimlerini toparlayıp en yeni yayını hazırlayan kişi. O muhtemelen ya
imparatorun emriyle ya da baronun isteğiyle yapmıştır bu resmi diyor. Ben resmi
koruyan Mimar Sinan’ın olduğundan büyük çizilmiş eli nedeniyle biraz
şüpheliyim. Benim fikrim bunun Kanuni tarafından sipariş edilmiş olduğu
yönünde. Zaten biz, spekülatif de olsa makalemizin sonuna bu fikrimizi de
ekledik. Çünkü bu başka araştırmacılara
bir yol açar diye umut ettik. Biliyoruz ki Lorichs bu resmi İstanbul’dan
ayrıldıktan sonra Venedik’te çizmiş. Demek ki eskizleri ondaydı. Bu durum
İstanbul’da da bir resim yapmış olabileceğini düşündürüyor. Çünkü 4-5 yıl
kalmış İstanbul’da…
Batılıların yaptığı
resimler ve haritalar var. Lorichs’in yaptığına göre çok farklılar. Ian Manners
diye bir eski haritalar üzerine çalışan bir uzman var. Batılıların çizdiği
İstanbul resimleri için ‘orayı Doğu Roma olarak görme ve Osmanlı varlığını
reddetme anlayışını yansıtma’ olarak yorumluyor. Bu şartlanmaya sahip olmayan
tek kişi Melchior Lorichs.
Yazı yayımlandıktan sonra
şunu farkettim: Balyan Ailesi hakkında Pars Tuğlacı’nın hazırladığı kitapta Tuğlacı,
Agop Balyan’ın padişah izniyle fesinde altın bir pergel ve gönye taşıdığını
söylüyor. Buradaki padişah izni pergel ve gönyenin hassa mimarlar ocağının
simgeleri olduğunu gösteriyor”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder