5 Şubat 2011 Cumartesi

İSTANBULLU WOLFGANG MULLER-WIENER

Dostları onun soyadını değiştirdi: Wolfgang Müller -“Istanbuler”

İnsan doğduğu yere mi yoksa karnının doyduğu yere mi daha fazla bağlıdır? Bu, aile köklerinin neredeyse tamamı bu kentin dışında olan milyonlarca İstanbullunun aklına gelmeyen bir soru. İstanbul Büyükşehir Belediyesi de 2003 yılında “doğduğum yer değil doyduğum yerdir memleketim” sloganıyla başlayan kampanyasıyla bu soruyu gündeme taşımıştı. Aslında İstanbul sevgisi, sadece güzel sloganlı reklam kampanyaları yaparak oluşturulamaz. Kişinin kendisini İstanbullu hissetmesi ve yaşadığı kenti sevmesi, o kenti bilmesi, merak etmesi ve öğrenmek istemesiyle doğru orantılı. Konuya bu bağlamda bakacak olursak, 17 Mayıs 1923’te Almanya’nın Thüringen bölgesine bağlı küçük bir kasabada doğan Wolfgang Müller-Wiener’in gerçek bir İstanbullu olduğunu söyleyebiliriz.

Mimar ve Sanat Tarihçisi Wolfgang Müller-Wiener’in İstanbul sevgisi, kenti ilk kez gördüğü 1952 yılında başlar. Elfriede Müller-Wiener bu karşılaşmayı şöyle anlatıyor: “…bu kent onu daha ilk andan itibaren, genç bir mimari araştırmacı olarak 1952 sonbaharında Suriye’deki kazılardan dönüş yolculuğu sırasında ilk kez gördüğü zamandan itibaren büyülemişti. Bu büyüleyici etki sadece büyük bir tarihin anıtlarından, büyük mimari eserlerden kaynaklanmıyordu; kentin deniz kenarındaki konumu, kıyı boyunca renkli yaşam ve koşuşturmaca ve kentin çehresine damgasını vuran canlı gemi trafiği de onu büyülüyordu…” İstanbul tutkusu, 1954’te tezini bitirip doktor unvanını aldıktan hemen sonra onu tekrar bu kente getirdi. 1954 - 1962 yılları arasında, şehri tanıma turlarına ve İstanbul hakkında en kapsamlı kitabı kabul edilen, 1977 yılında Almanya’da yayınlanan “İstanbul’un Tarihsel Topografyası”nın ilk araştırmalarına başladı.

“…O zamanlar tüm İstanbul’u sistematik bir biçimde gezdim, planlar hazırladım, bu planlara mezar taşında çeşmelere değin tüm tarihsel anıtları işledim… Bu çalışmayı antik kaynaklarla destekleyerek geliştirdim ve böylece İstanbul ile ilgilenen herkes için bir el kitabı hazırlamış oldum…” Arkeoloji ve Sanat Dergisi’nde 1982 yılında yayınlanan söyleşisinde de söz ettiği gibi Müller-Wiener “İstanbul’un Tarihsel Topografyası” isimli kitabında kentin İ.Ö. 7. yüzyıldan 17. yüzyılın başına kadar geçirdiği tüm evreleri yapı ölçeğinde tanıttı. Bu çalışma, yayınlandığı tarihten bu yana, uzmanlar, üniversite öğrencileri ve İstanbul severlerin kaynak kitabı olma özelliğini sürdürüyor. Kitabın ekinde verilen “Suriçi İstanbul, Galata ve Pera Tarihi Anıtlarını Gösteren Plan” üzerinden 31 yıl geçmesine rağmen İstanbul’un en kapsamlı kültürel miras haritası olarak kullanılıyor.

Bir mimarlık tarihçisi olarak Müller-Wiener’in mimari bir yapıya bakış açısı sadece o yapının yapıldığı tarihle ilgili olmadı. O, yapım sürecine kaynaklık eden geçmişle daha çok ilgilendi. Bunun yansımalarını Darmstad Yüksek Teknik Okulu Mimarlık Tarihi Kürsüsü’nde başlattığı kent seminerlerinde, 1976-1988 yılları arasında birinci müdürlüğünü yürüttüğü İstanbul’daki Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün araştırmalarında, başkanlığını yürüttüğü Milet ve Priene kazılarında, İstanbul Üniversitesi’nde on yıl boyunca sürdürdüğü “Antik Dönem Mimarlığı” derslerinde ve Zeyrek’te başlayıp tüm İstanbul’a yayılan ahşap evlerin envanteri çalışmasında da görebiliyoruz. Tüm araştırmalarında ve üniversitedeki derslerinde işlediği konunun gelişimini bir bütün olarak ele almayı tercih etti. Mimarlık ve sanat tarihi disiplinini geçmişte üretilmiş bir şeyin tanıtılması olarak değil modern mimarlığın ve hayatın kaynağı olarak gördü.

Yakın çalışma arkadaşlarına sürekli “iş çok, vakit yok, para yok” derdi. İstanbul limanlarıyla ilgili kapsamlı araştırmasını yayınlamaya ömrü yetmedi. Onun ardından “İstanbul Limanı” ismiyle yayınlanan kitabın önsözüne Elfriede Müller-Wiener şu notu düştü: “…onu böylesine ansızın yakalamış olan bu ölüm, bir bakıma hayatının bu eserde tamamlanmasıydı. Bu eseri tamamlamayı son ve büyük bir çabayla başarmış, hayatı boyunca onu büyüleyen şeyleri bir araya getirmeye çalışmıştı…” Hayatı da 25 Mart 1991’de işte bu büyülendiği limanda sonlandı.

En başa dönersek, doğduğumuz kent mi, yoksa doyduğumuz kent mi memleketimiz? Wolfgang Müller-Wiener adına bu sorunun cevabını, uzun yıllar onunla birlikte çalışan meslektaşları veriyor: Onun soy isminde Viyanalı anlamına gelen “Wiener”i, “Istanbuler” (İstanbullu) diye telaffuz ediyorlar.

İstanbul Ansiklopedisi, NTV Yayınları.


Hiç yorum yok: