"Boş bir sayfa bir ozanın duyguları için ne ise duvarlar da toplumun yaratıcı dürtüsü için odur"
![]() |
Bedri Rahmi'nin mozaiğini kapatan reklam panoları sökülürken. |
Ferda Çağlayan’ın
yazısının sonrasında kaybettiğimiz zamanı telafi etmek için hızla
çalışmalarımıza başladık. Elimizdeki veriler oldukça kısıtlıydı: Çağdaş Türk
sanatının en önemli altı temsilcisinin yaptığı yirmi duvar mozaiği. Bu mozaiklerin
yarısından fazlası algılanamaz durumdaydı. Bir tanesi yıkılmıştı. Bir diğer
veri de bu mozaiklerin bulunduğu bölgenin 2008 yılında “kentsel sit alanı”
edilmiş olmasıydı.
Hemen harekete geçip
mozaiklerle ilgili bir envanter çalışmasına giriştik. Gördük ki 1950’li
yılların sonunda yapılmış mozaiklerle ilgili herhangi bir kurum basit bir
envanter bile yapmamış. Ferda Çağlayan’ın yaptıkları olmasa, İstanbul III.
Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na 23 Ekim 2012 tarihinde
sunduğumuz dosyayı hazırlamakta çok zorlanırdık. 20 Kasım 2012 tarihinde yirmi
mozaik kurul tarafından koruma altına alındı. İlk aşama tahminimizden de çabuk
geçilmişti. Hemen mozaiklerin bulunduğu binaların sakinleri için bir
bilgilendirme yazısı hazırladık. Kurulun koruma kararını da ekleyerek yazıyı 4.
Leventlilerle paylaştık. “Aradığımız Parça Sizde Olabilir” sloganıyla 4. Levent
mozaiklerini koruma çalışmamızı tüm kentte duyurduk. Ama hâlâ eksiklerimiz
vardı. Mozaiklerin yapıldığı döneme ait makale, anı, eskiz ve benzeri belgelere
ihtiyaç duyuyorduk. Araştırmaya Koruma Kurulu arşivinden başladık. Çağdaş
Levent Derneği’nin çabaları dışında çok az bilgiye ulaştık. Ziraat Bankası’nın
klima dış üniteleriyle tahrip ettiği Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun mozaik, Haziran
2010 tarihinde dernek tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları
ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne bildirilmiş, Koruma Kurulu devreye girerek
mozaiğin üzerini kapatan klimaları kaldırmıştı. Bu olumlu gelişme maalesef
diğer mozaiklere yansımamıştı.
Sergi kataloglarından
Ferruh Başağa ve Sabri Berkel’in yaptığı mozaiklerin bir bölümünün eskizlerine
bulduk. Kütüphane araştırmaları sayesinde bir dergiye ulaştık. “Yeni Boyut”
isimli plastik sanatlar dergisinin Kasım 1982 sayısında duvar resimleriyle
ilgili kapsamlı bir dosya vardı. Sırf Thomas M. Messer’in kaleme aldığı yazıyı
okumak bile bizleri başka bir noktaya taşıdı. Şöyle diyordu Messer, Burhan
Doğançay’ın 1982 yılında Paris’teki Pompidou’da
açtığı serginin kataloğu için yazdığı önsözde: “Duvarların bir özelliği
de bir şeyin dışı olmaları, hiç değilse bir dış yüzeye sahip olmalarıdır. Bu
yüzey genellikle geniştir, kullanılmamıştır, korunmamıştır ve yasa ile olmasa
da herkese aittir. Onun için duvarlar toplu bir anlatımın ve işlenmemiş
duyguların alıcıları olarak kendilerini topluma sunarlar ve böylece görsel
düşüncelerin, gösterge ve simgelerin taşıyıcıları olurlar. Boş bir sayfa bir
ozanın duyguları için ne ise duvarlar da toplumun yaratıcı dürtüsü için odur.”
Doğançay da, 10 bine
yakın duvar fotoğrafı arasından seçilerek düzenlenen sergisinin kataloğuna şu
notu düşmüştü: “Duvarlar bir çelişki sunuyorlar: Önce bir ayrım ve koruma aracı
olarak başlamışlar. Ancak, tüm dünyada duvarların grafik anlatımındaki simge
evrenselliği insanlar arasındaki iletişimi kanıtlıyor.”
Bu iki önemli sanat
insanının 1982 yılında söyledikleri 4. Levent Mozaikleri koruma projesinin de
ufkunu açtı. Kütüphane çalışması sürerken mozaiklerin üzerini kapatan
elemanların kaldırılması için vatandaşlara resmi tebligatlar gönderildi. Bu sayede Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun iki,
Ferruh Başağa’nın bir mozaiği yeniden gün ışığına çıktı. Eren Eyüboğlu’na ait
bir mozaik de tamamen açıldı.
“Aradığımız Parça Sizde
Olabilir” sloganıyla başlattığımız kampanyaya gönderilen bir bilgi sayesinde Ferruh
Başağa’ya ait olduğunu düşündüğümüz yeni bir mozaik bulduk. Böylece mozaik
sayısı 21’e ulaştı. Bütün bu olumlu gelişmeler olurken iki apartman yönetimi de
kendi inisiyatifleriyle mantolama altında bulunan Sabri Berkel’e ait üç mozaiği
ortaya çıkardı. Bu durumu haber alır almaz apartman yönetimleriyle konuşarak bu
işlemlerin Koruma Kurulu’nun izniyle ve restoratör eşliğinde belediye
tarafından yapılacağını bir kez daha duyurduk.
4. Levent mozaikleriyle
uğraşırken, İKSV’nin bu yıl 13.’sünü düzenleyeceği İstanbul Bienali’nin tanıtım
kitapçığı elimize geçti. İlk cümlesi şöyleydi: “13. İstanbul Bienali’nin odak
noktası, siyasi bir forum olarak kamusal alan fikri olacak. ” Hemen bienal
yetkilileriyle iletişime geçerek projemizi anlattık. İstanbul Manifaturacılar
Çarşısı’ndaki benzerleriyle birlikte Türkiye’de kamusal alanda sanat fikrinin
ilk örneklerini oluşturan 4. Levent Mozaikleri’yle İstanbul Bienali arasında
bir bağ kurulabilir mi, sorusunun cevabını aradık. Aramaya da devam ediyoruz.
Artık mozaiklerin
rölövesinin alınmasına sıra geldi. Yaz dönemi boyunca 21 mozaiğin rölövelerini
alacağız. Böylelikle bir ayıbı daha kapatmış olacağız. 1950’li yılların sonunda
yapılmış bu mozaiklerin maalesef rölöveleri yok. Nitekim 1990’lı yıllarda
yıkıldığını öğrendiğimiz Nurullah Berk’in yaptığı mozaiğin elimizde sadece
fotoğrafları bulunuyor. Ayrıntılı bir çizimi yapılmış olsaydı bugün bu eserin
röprodüksiyonunun yapılması da çok kolay olacaktı. Rölöveler, en azından bugüne
kadar ayakta kalmış diğer mozaikler için çok büyük bir önem taşıyor. Mozaiklerin restorasyonun yapılabilmesi için
de olmazsa olmaz bir etap.
B+ dergisi, 4. Levent
mozaiklerinin koruma projesini, bu bölgenin bir açık hava sanat müzesine
dönüştürme sürecini izlemeye devam edecek. Beşiktaş Belediyesi’nin Konaklar
Mahallesi sakinleri, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerin de desteğini
alarak yürüttüğü çalışmanın gözü kulağı olacak. Umarız önümüzdeki sayılarda
restorasyonu yapılan mozaiklerin pırıl pırıl fotoğraflarını da sizlerle
paylaşmanın mutluluğunu yaşayacağız.
B+ 20