30 Kasım 2020 Pazartesi

Şifacı Stavraki’den Bebek’e armağan!



Fotoğraf: Alman Arkeoloji Enstitüsü Arşivi





Her kim bu havarilerin gizem ve himayesinin 

fazileti olan sudan takvayla içerse, 

onlardan hiçbiri umudunu kaybetmez.
Bu eser onu inşa edebilmek için cömertçe miktarda 

harcama yapan şifacı Stavraki’nin hayratıdır.

1742 yılı Ağustos ayında


Bu fotoğrafın bendeki hikâyesi 30 Ocak 2020 tarihinde Gümüşsuyu’nda başladı. Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün zamanı dondurulmuş odalarından birinde, fotoğraflara zarar vermemek üzere giydiğim beyaz bir çift eldivenle, bir kutu Boğaz fotoğrafını karıştırırken bu kitabe fotoğrafıyla tanıştım. Fotoğrafın üzerinde “Bebek” yazıyordu. Fotoğrafçısı, çekim tarihi, konusuyla ilgili bir bilgi yoktu. Belki de bu bilgiler yazsaydı, bu fotoğrafın üzerinde durmadan diğerine geçecektim. Arkeoloji okumanın getirdiği bir özellik mi bilemiyorum, ama o andan itibaren bu fotoğrafın ne olduğunu, Bebek’te nerede çekildiğini bulmam gerektiğini hissettim. Belki de Bebek’te çekilmemişti. Bir yanlışlık sonucunda Bebek diye kodlanmıştı. Bunu bulmanın tek yolu kitabeyi çözmekten geçiyordu. 


B+ dergisinin yazarlarından, tarihçi ve çevirmen Fatih Yücel’i aradım. Uzmanlık alanı olmamasına rağmen kitabe onda da aynı merak duygusunu uyandırmış olmalı ki Yücel de çalışmaya başladı. Akademisyenlerin kullandığı online bir çeviri platformuna kitabenin fotoğrafını koyduğumuzda kitabenin dilinin ne olduğundan bile emin değildik. Sadece üzerinde okuyabildiğimiz bir kaç Yunan harfinden dolayı Yunanca olabileceğini düşünüyorduk. Ardından kitabenin 9. yüzyılda Selanik’teki bir manastırda iki aziz tarafından Slavlara Hıristiyanlığı yaymak için yaratılmış bir alfabe olan Glagolitik olduğundan şüphelendik. Bu bilgi doğruysa bu kitabenin Bebek’te ne işi vardı? Neyse ki şüphemizin doğru olmadığını, online platforma üye, dünyanın neresinde yaşadığını bilmediğimiz bir akademisyen şu kısa notla bildirdi: “Bu Yunanca, %89 eminim. Birkaç Yunanca kelimeyi çıkardım. Tarihi Ağustos 1742 olabilir.” Nerede, niçin yazıldığını bilmediğimiz kitabenin tarihini yüzde yüz olmamakla birlikte çözmüştük. Eğer bu kitabe hâlâ Bebek’teyse Bebek’in en eski tanıklarından biri olmalıydı. Bunu çözmek için kitabeyi çözmek kaçınılmazdı ama çeviri platformundan daha fazla yardım alamadık. 


Aklıma Koç Üniversitesi Geç Antik Çağ ve Bizans Araştırmaları Merkezi’nde çalışan arkadaşım Barış Altan’ı aramak geldi. Telefonda o ana kadar geldiğimiz noktayı Altan’a anlattım. Onun aracılığıyla Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Görevlisi Haris Theodorelis-Rigas’a ulaştık. Bir gün sonra kitabenin Yunanca transkripsiyonuyla birlikte İngilizce tercümesi elimdeydi. Haris Theodorelis-Rigas kitabenin Bebek’teki ayazmaya ait olduğunu söylüyordu. Üç ay süren merak maratonu, Bebek’teki Aya Haralambos Rum Ortodoks Kilisesi’nin yakınında bulunan, bugün özel bir mülkiyetin bahçesi sınırları içinde kalmış Oniki Havariler Ayazması’nda son buldu. Özel mülkiyette olması nedeniyle ayazma yılda bir gün açılıyor. O gün, B+ dergisi olarak ayazmanın başında olacağız ve siz değerli okurlarımız için Bebek’in en kadim tanıklarından birinin fotoğraflarını bir sonraki sayımızda yayımlamak üzere çekeceğiz. Yardımlarından ötürü Fatih Yücel’e, Koç Üniversitesi’nden Barış Altan ve Haris Theodorelis-Rigas’a, Beşiktaş Belediyesi’nden Nurhan Palakoğlu’na ve Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Berna Güler’e teşekkürlerimizi iletiyoruz.  


B+ 29. sayı