Her şey 2011 yılında B+ dergisinin 12. sayısında kapağa
taşınan Eren Eyüboğlu'na ait duvar mozaiğiyle başladı. 1957 yılında 4.
Levent’te yapılmış bu güzel eser çevredeki 20 mozaikten sadece biriydi. Kapak o
kadar sevildi ki Beşiktaşlılar bu mozaiğin hikâyesiyle ilgilenmeye başladı. Bu
etkileşim Beşiktaş Belediyesi’ni de harekete geçirdi. Temel amaç bu ve benzeri
eserlerin ivedilikle ortaya çıkarılarak koruma altına alınmasıydı. B+ ve Atlas
dergisinin yazarı Ferda Çağlayan’ın yıllardır yaptığı dokümantasyon sayesinde
4. Levent’te 20 duvar mozaiğinin varlığından haberdar olduk. O yıllarda sadece
dört mozaik gözle görülebilir durumdaydı. Beşiktaş Belediyesi 2012 yılında
İstanbul III. Numaralı Koruma Kurulu’na yaptığı başvuruyla, o güne kadar sadece
biri (Bedri Rahmi Eyüboğlu’na ait Ziraat Bankası eski giriş kapısı yanındaki
eser) koruma altına alınmış eserlerin tamamı için başvuru yaptı. Kurul Aralık
2012’de eserlerin tamamını tescilledi.
Aradığımız parça
sizde olabilir
Eş zamanlı olarak Beşiktaş Belediyesi “aradığımız parça
sizde olabilir” sloganıyla bir kampanya başlattı. B+ dergisinde (bu fakir kütükte de birçok kez yayımladım) sık sık
tanıtımlarına yer verilen bu kampanya sayesinde envanterdeki 20 mozaiğe
Ferruh Başağa’ya ait bir mozaik daha eklendi. Vatandaşlarımızın uyarısıyla bulunan
bu mozaik sıva altından uzun uğraşlar sonucunda gün ışığına çıkarıldı.
Beşiktaş Belediyesi Şubat 2013’ten itibaren üzeri mantolama,
tabela, reklam panosu ve benzeri malzemelerle kapatılmış 13 mozaiği de açarak
kamuoyunun ve sanat çevrelerinin ilgisine sundu.
Belediyenin önündeki ikinci etap bu eserlerin çizimlerinin
yapılmasıydı. Kısa sürede 21 eserin rölöve, restitüsyon ve restorasyon
projeleri tamamlandı. İstanbul III. Numaralı Koruma Kurulu 30.09.2014 tarihinde
aldığı kararla Belediyenin rölöve ve restorasyon projelerini onayladı,
restorasyon projesini ise şarta bağladı. Özetle şöyle diyordu karar: “… (restorasyon projesinden bahsediyor)
ilkesel olarak uygun olduğuna ancak restorasyon projelerinin maliklerince
vekaletname veya muvafakatnamelerinin halinde değerlendirebileceğine…”
Eren Eyüboğlu |
Parçalar dağılıyor
mu?
Bu şu anlama geliyordu: Onlarca binaya yayılmış mozaikleri
restore edebilmek için Beşiktaş Belediyesi beş yüzün üzerinde kat malikinden
izin istemesi gerekiyordu. İşin ilginci mozaikleri bugüne kadar tahrip ederek
suç işleyenlerden de izin alınması zorunluydu. Beşiktaş Belediyesi’nin bu
durumu düzeltmek için kurulla yaptığı görüşmeler maalesef sonuçsuz kaldı.
Benzer projelerde (İstanbul Manifaturacılar Çarşısı) sadece sanat eseri
sahiplerinden izin alındığı maliklerden izin alınmadığı anlatılsa da yanıt
değişmedi. Kurul kararında ısrar etti.
Belediyenin önünde tek seçenek kaldı. Bu kararın iptali için
Ankara’daki Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne başvurmak. Beşiktaş
Belediyesinin 3 Mart 2015 tarihli başvurusuna 7 Mayıs 2015 tarihinde olumlu
yanıt geldi. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü özetle şöyle diyordu:
“… kültür varlıkları koruma bölge kurulu müdürlüklerine iletilen projeler için
maliklerin muvafakatinin aranması hususunun yürürlükteki mevzuat hükümleri
uyarınca ilgili idarelerce yapılması gerekmekte olup, söz konusu proje bölge
kurulunca 2863 sayılı kanun ve ilgili alt mevzuatına göre değerlendirilmesi ve
sonuçlandırılmasının sağlanması hususlarında bilgilerinizi ve gereğini rica
ederim.”
Genel Müdürlük bu kararı bir genelge halinde tüm koruma
bölge kurulu müdürlüklerine de yollayarak 4. Levent Mozaikleri Koruma
Projesi’nde yaşanan durumun başka yerlerde de yaşanmaması için önlem almış
oldu. Artık son etap için sıra Beşiktaş Belediyesi’nde… Sanatla kalın!
Bu mozaikler neden
önemli?
- Özgün ve alanlarında ilk oluşları:
Ülkemizde kamusal alandaki sanat izleri o kadar az ki bunları korumak ve
çoğaltmak hepimizin boynunun borcu. Dünyadaki kentler, “dünya başkenti”,
“kültür başkenti” ve benzeri unvanları kamusal alanda yarattıkları kültür,
sanat işleriyle kazanıyor. Türkiye’de ise 4. Levent Mozaikleri ölçeğinde
sadece bir örnek daha var. O da İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’ndaki
sanat eserleri.
- Cumhuriyet tarihinde mimari ve sanatın
bir arada tasarlanarak uygulanması konusunda ilk kapsamlı örnek: 4. Levent Mozaikleri 1947-1957
yıllarında inşa edilen Türkiye’nin ilk uydu kenti olarak kabul edilen ve
bu nedenle 2008 yılında kentsel sit alanı olarak ilan edilen 4. Levent
konutlarının cephelerine yapılmış. 1950’li yılların mimari ve sanat
ortamının somut örnekleri olması açısından korunmalı ve gelecek kuşaklara
aktarılmalı.
- Çağdaş resmimizin temellerini atan
sanatçıların varlığı: 4. Levent Mozaikleri’nin altında Bedri Rahmi
Eyüboğlu, Eren Eyüboğlu, Ferruh Başağa, Sabri Berkel, Ercüment Kalmık,
Nurullah Berk’in imzaları bulunuyor. Bu altı isim çağdaş Türk resminin
simge isimleri… Bu durum konunun önemini bir kat daha arttırıyor.
- Açık hava müzeciliği: Ülkemizde
sanat konusunda gezebileceğiniz bir açık hava müzesi yok. 4. Levent
Mozaikleri’nin 500 metrelik bir aks etrafında yayılması yürüme mesafesinde
bu eserleri algılamayı kolaylaştırıyor. Beşiktaş Belediyesi bu projeyle
ilgili bir başka hedefi de bu bölgeyi bir açık hava müzesine dönüştürmek. Bu
fikir de ülkemizde bir ilk olma özelliği taşıyor.
1 yorum:
guzel yazi, eyvallah hocam
Yorum Gönder